28 Şubat 2019 Perşembe

Japonya’da Türklerin sınır dışındaki sorunları

Sınır dışı edilme konusu Türkiye için neden sıkıntı yaratıyor?

Japon Adalet Bakanlığı Göçmen Bürosu yetkilileri şimdiye dek kaç Türk vatandaşının sınır dışı edildiği bilgisini paylaşmıyor.
Japonya'da yaşayan Türk vatandaşlarının büyük çoğunluğu, buraya geçmişte çalışmak için gelmiş veya sığınma hakkı elde etmek için başvurmuş olan Kürt kökenlilerden oluşuyor.

2016 yılında Japonya'ya sığınma başvurusu yapan yabancılar arasında 1.143 Türkiye vatandaşının olduğu biliniyor. Bu sayıyla Türkiye, Endonezya ve Nepal'den sonra üçüncü ülke konumunda.
2017 yılında dünyadan yapılan toplam 19 bin 629 başvuru arasından sadece 20 kişiye sığınma hakkı veren Japonya'da başvurusu reddedilen veya vize ihlaline karşın sınır dışı edilemeyen Türk vatandaşlarının büyük çoğunluğunu da yine Kürt kökenliler oluşturuyor.



Öte yandan son yıllara dek özellikle Güneydoğu Asya'da Vietnam ve Filipinler gibi ülkelerden Japonya'ya çalışmak için gelenlerin çoğunun Japonya'daki vizelerinin bitmelerine yakın sığınma başvurusu yapmaya başlamalarıyla beraber dosyaların sayısı on binlere varınca Adalet Bakanlığı aldığı kararla sığınma başvurusu yapanların başvuruları incelenirken herhangi bir işte çalışmalarını yasakladı.
Bu karar sığınma başvurularını azalttı ama Türkler de dahil tüm yabancı başvurulara çalışma yolunu kapayarak onları daha da zor duruma soktu.

2018 yılı Eylül ayı itibarıyla Japonya'nın, vize ihlali veya sığınma başvurusu reddedildiği için hakkında sınır dışı kararı aldığı yabancılardan bu karara itiraz eden 1500'e yakın kişi, ailelerinden mahrum şekilde süresiz olarak ülkenin dört bir tarafındaki Gözaltı Evleri'nde tutuluyorlar.
6 ay ve daha uzun süreli gözaltında olanlar arasında Kürt kökenli Türkler de var.
Sınır dışı edilmeyi reddedenler, yıllarca çalışma veya oturma izni de alamadan statüsüz bir şekilde yaşıyorlar, yaşadıkları yerlerdeki Japon makamları tarafından güvenlik zafiyeti olarak algılanıyorlar.

Bu durumun da Japon Adalet Bakanlığı'nın taslak bildirisinde görüldüğü üzere Türkiye gibi ülkelerin yabancı işçi kabul edilmeyecek ülkeler arasında yer alması sonucunu doğurduğu söylenebilir.
Japonya'da halkın değerlendirmesine sunulan yasa taslağı 28 Şubat'a kadar askıda kalacak. Yapılacak değerlendirmelerden sonra Mart ortasına kadar son hali kesinleştirilerek yasalaşacak ve 1 Nisan'da da yürürlüğe girecek.

25 Şubat 2019 Pazartesi

Japonya türkiye'den yabancı işçi alıyor mu?

Japonya yabancı işçi alımında Türkiye'ye neden yasak koymayı düşünüyor?

Japonya'nın Türkiye'den işçi alımına soğuk bakmasının ardında vize ihlalinde bulunanların Türkiye'ye iade edilmesindeki zorluklar olduğu tahmin ediliyor.
Japonya'nın Nisan ayından itibaren ülkeye işçi olarak gelecek yabancılara 5 yıla varan oturma izni veren Göçmenlik Kontrolü ve Mülteci Tanıma Kanunu'nda yapılan değişiklik kapsamında yayınlanan taslak bildiride, Türkiye'nin işçi kabul edilmeyecek 2 ülkeden biri olarak yer alması şaşkınlık yaratmıştı.
Geçen hafta Japonya'nın Ankara büyükelçisi Akio Miyajima Türk Dışişleri Bakanlığı'na çağrılmış ve kendisine Türkiye'nin duyduğu rahatsızlık iletilmişti.
Giderek artan işgücü gereksinimini karşılamak üzere 1 Nisan'dan itibaren 350 binden fazla yabancı işçi alacak olan Japonya'da Şinzo Abe liderliğindeki Liberal Demokrat Parti'nin hazırladığı yasa tasarısı ülkeye işçi olarak giriş-çıkış yapacaklarla ilgili şartları düzenliyor.


Buna göre gelecek yabancı işçinin 18 yaş üstü olması ve çalışacağı alanda bilgi ve beceri sahibi olduğunu kanıtlaması gerekiyor.
Üçüncü şart ise yabancı işçinin Japon Adalet Bakanlığı'nın isteği doğrultusunda herhangi bir nedenle sınır dışı edilme durumu ile karşılaştığında Japonya ile işbirliğine yanaşan bir ülkenin pasaportuna sahip olması.

Türkiye adına sıkıntı yaratan konunun bu son şart olduğu söyleniyor.
Zira Japon Adalet Bakanlığı'nın Ocak ayında Japon kamuoyunun değerlendirmesine sunduğu taslak bildiride Türkiye'nin, sınır dışı etme konusunda işbirliği yapan ülkelerin dışında bir ülke olduğu ibaresi yer alıyor.
Bu da Türkiye'nin bir çeşit "yasaklı" listesinde olması ve Türk pasaportluların yasalaşması beklenen yabancı işçi vize statüsünden faydalanamayacağı anlamına geliyor.
Japon Dışişleri Bakanlığı Ortadoğu Bölümü sorumlularından adını açıklamak istemeyen bir yetkili, Türkiye'nin İran'la beraber işçi kabul edilmeyecek ülkeler listesinde yer almasının nedeninin, bu iki ülkenin sınır dışı etme konusunda işbirliği yapan ülkeler arasında sayılmaması olduğunu doğruladı.
Yabancılar Dairesi'ndeki bir başka yetkili ise taslak bildirinin henüz değerlendirme aşamasında olduğunu ve kesinleşmediğini vurguladı.

Aynı yetkili, Türkiye ve Japonya arasındaki tarihi ilişkiler göz önüne alındığında Japon Dışişleri'nin, taslak bildiriyi hazırlayan Adalet Bakanlığı'na Türkiye'nin böyle bir listede olmasının doğru olmayacağı yönünde görüş bildirebileceğine işaret etti.
Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Hami Aksoy da geçen hafta Ankara'da benzer bir açıklama yapmış ve kararın en kısa sürede gözden geçirilerek düzeltileceğine inandıklarını belirtmişti.
Nitekim Japon muhalefet kanadından hükümete yasa ile ilgili yapılan en büyük eleştiri, hükümetin, yasayı yeterince derinlemesine değerlendirilmesine fırsat vermeden 17 saat gibi rekor bir sürede parlamentodan geçirmesi idi.

Kiraz çiçekleri (Sakura ) festivali

Japon kültüründe kiraz çiçekleri (Sakura) çok önemlidir.
Bu mevsim Japonya`nın en çok turist aldığı bir dönemdir. Japonya`yı görmek için en iyi zaman bu zamandır.
Her yer masal diyarı gibi pembe-beyaz çiçeklerle dolar.

Japoncası Sakura olan kiraz çiçekleri, meyve vermeyen, sadece çiçek açan ve o çiçeklerini de 2 hafta içinde döken bir ağaç.
Bu yüzden de hem güzelliği, hem de hızlı bir şekilde ölümü sembolize ettiği söylenir.
Yani Japon kültüründe ölüme bakış açısını gösteren bir çeşit felsefedir.
Aynı zamanda kışın bitişini ve baharın geldiğini müjdeler.
Henüz solmadan dallarından ayrılması ise ölümle yaşamın birlikteliğine işaret olarak yorumlanmıştır.
Mart`ın son haftası veya Nisan`ın ilk haftası gibi açmaya başlayan bu pembe çiçekler tüm halkı bahara karşı biraz daha heyecanlandırır. 

Okullarda yeni dönem bu mevsimde başlar.
Kiraz ağaçlarının altında yeni dönem resimleri çektirir cocuklar.Hatta bazı gençler evlilik tarihlerini bu mevsime ayarlar.
2 hafta süren festival birçok kentte büyük bir coşkuyla kutlanır.

22 Şubat 2019 Cuma

Dünyanın en sağlıklı çayı Matcha

Matcha Çayı Nedir? Matcha Çayının Faydaları Nelerdir?

Yeşil çaya göre antioksidan etkisi çok daha fazla olan matcha çayı, yeşil çayın tahtını sallamış durumda. Peki matcha çayı nedir ve matcha çayının faydaları nelerdir?



MATCHA TOZU NEDİR?

Matcha, gölgede yetiştirilen çay ağacı yapraklarından elde edilir. En kaliteli Matcha çaylarının ise Japonya’da yetiştiği bilinir. Matcha çayı genellikle Gyokuro cinsi çayın yapraklarından elde edilir. Matcha çayının yaprakları toplanmadan önce 10-15 gün gölgede bırakılır. Kurutulup, sap, damar gibi fazlalıkların ayrıldığı bir işlemden geçirilir. Bu ilk işlem sonucunda toplanan ürünün neredeyse %10'u kalır. Kalan bu %10'luk matcha genellikle el değirmeni ile yavaş yavaş çekilerek toz haline getirilir. 

MATCHA ÇAYININ FAYDALARI


  • Yüksek miktarda antioksidan içerdiği için anti aging özelliği vardır. 
  • Vücudun toksik maddelerden temizlenmesine yardım eder. Detoksifikasyon sistemini aktive eder.
  • Kortizol seviyesini azaltıcı etkisi vardır, zayıflama sürecini destekler.
  • Kortizol, iştahı uyaran, karın bölgesi şişmanlığını artıran bir stres hormonudur.
  • Hafıza ve konsantrasyonu güçlendirir.
  • Karaciğer ve böbrek sağlığını destekler.
  • Kan trigliserid ve kötü huylu kolesterol (LDL kolesterol) seviyesini düşürür.
  • Vücudun enerji harcanma oranını artırarak metabolizmayı hızlandırır. 
  • Fiziksel dayanıklılığı destekler.
  • Maça çayı, ‘polifenoller’ denen, kalp hastalıkları ve kanserden koruyan, kan şekeri regülasyonunu kolaylaştıran, kan basıncını dengeleyen, anti-aging etkisi olan antioksidanlardan yönünden zengindir.
  • C vitamini, selenyum, krom, çinko ve magnezyum içerir.
  • Matcha tozu, dondurmadan kek ve pastaya kadar birçok tatlının yapımında da kullanılabilir.
  • 1 çay kaşığı matcha
  • ½ bardak yoğurt
  • 1 yemek kaşığı bal
  • ½ bardak buz
  • 2 çay kaşığı matcha tozu
  • 3-4 adet buz 
  • 1 su bardağı soğuk su
MATCHA ÇAYI TÜKETİRKEN NELERE DİKKAT EDİLMELİ?

Yüksek miktarda kafein içerir. Uyku sorunu olan kişiler, yatmadan 4-6 saat öncesinde maça çayı içilmemelidir. Çünkü matcha çayı, normal çayın 3 katı kadar kafein içerir. Demir yetersizliği, reflü ya da ishale yatkın olan kişilerin ve hamile ya da emzirenlerin tüketmemesi gerekiyor. Böbrek taşı veya yetersizliği olan kişiler için de Matcha çayı önerilmiyor. Yeşil çay ve diğer bitki çayları gibi, önerilenden fazla tüketiminin karaciğer yetmezliğine yol açabileceği düşünülüyor..
Matcha tozu antioksidan dolu, anti aging özelliği olan ve içerisinde birçok vitamin mineral barındıran bir bitki çayıdır. Peki antioksidan değeriyle yeşil çayı bile geride bırakan, son zamanların trendi matcha çayı nasıl hazırlanır? 

MATCHA ÇAYI NASIL HAZIRLANIR? 

Genel olarak bitki çayları ve yeşil çay demlenirken, matcha çayı demlenmeden özel bir yöntemle yapılır. 1 çay kaşığı kadar matcha tozunu, kupanıza alın ve üzerine 2-3 damla sıcak su koyarak hafifçe karıştırın. Bu topaklanmasını ve homojen şekilde karışmasını sağlayacak. Daha sonra yaklaşık 80-850C’deki sıcak suyu üzerine döküp köpürene kadar iyice karıştırın. Bu aşamada özellikle bambu karıştırıcınız varsa mutlaka onu kullanmalısınız, bambu karıştırıcı matchanın aromasını daha da ortaya çıkaracaktır.

SOĞUK MATCHA ÇAYI NASIL YAPILIR? 

Malzemeler:
  • 1 çay kaşığı matcha
  • ½ bardak yoğurt
  • 1 yemek kaşığı bal
  • ½ bardak buz
  • 2 çay kaşığı matcha tozu
  • 3-4 adet buz 

  • 1 su bardağı soğuk su
Tüm malzemeleri shaker’a alın, üzerine buz ve soğuk suyu koyup çalkalayın.
Soğuk matcha çayınız hazır, afiyet olsun! 

Not: Matcha sipariş vermek isterseniz alttaki linke tıklayınız..

@Japon.Market

Neden japonca öğreniyorum?

Biliyorsunuz ki Çince ve Japoncayı öğrenmeye karar vermek bile cesaret ister.
Daha önce muhtelif seviyelerde imkanlar elverdiği ölçüde en iyiden başlarsak üniversite'de ingilizce tedrisat gördük.

Almanca Tömer 14 kur diploma, Rusça Amerikan kültür toplam 4 kurun tamamı, fransızca 14 ay, İspanyolca 9 ay, Imam Hatip lisesinde Arapça, Bilkent Üniversitesinde Tarih master Bölümü'nde Osmanlıca, Flemenkçe öğrendim.

Bu demek oluyor ki ne Çinceye ne Japoncaya 45 yaşıma kadar cesaret edemedim.
Ta ki artık gidecek kurs öğrenecek dil kalmadı ancak sıra geldi.
Bunu örnek olarak verdim genelde Türkiye'de önceliğimiz ingilizcedir.
Sonra fransızca ve Almanca Arapça Rusça dilleri gelir..

Ancak Çin ile ticaret yapanlar çocuklarını eğitim için Çin'e gönderirler.
Japoncayı Öğrenmeye karar verişim her dili öğrenmemin bir hikayesi olduğu gibi elbetteki Bridgestone bayisi olduğumuz Sabancı Holdingin bizi Japonya'ya götürüp gezdirmesi sonucudur.

Tokyo'daki elektronik pazarını bilirsiniz .
Babamla ikimiz özgür takıldığımız için orada alışverişe daldık.
Normal dükkanları geçip pazara gittik.
O zaman kendimle başbaşa kaldım.
Ingilizce yeterli gelmedi. Ve Japonca öğrenmeye karar verdim.

Japonca hangi Kitapları nasıl çalıştığımı birkaç hafta öncesi video çekip yayınlamıştım.
Learnihongo ve Nusret Sancaklı'nın Kitaplarını çalışıyorum.
Learnihongo alfabeyi çok güzel öğretiyor.
Küçük çocukların bile kolayca öğrenebileceği bir sistem uygulanmış.

ilk kitap Hiragana Katakana ve ilk 100 kanjiyi örneklerle öğretiyor.
Dünya Hafıza şampiyonu Melik Safi Duyar'ın öğrenme tekniğini ile bağdaşıyor.
Harfleri ve sembolleri fotoğrafik hafıza teknikleri ile görsel kalıcı hafızaya atmak sureti ile unutma durumu söz konusu olmuyor.

Ikinci kitapta temel gramer bilgilerini veriyor yine örneklerle.
Hem Hiragana hem Katakana hem de Kanjilerle anlatılıyor.
Üçüncü kitapta ise ilk 1000 kelime örneklerle anlatılıyor.
Yazarak çalışmak çok önemli Kalıcı olması için.

Şebnem Nuran

21 Şubat 2019 Perşembe

Japonca dünyanın en zor dili mi?

Çok akıllı Olduğum söylenemez bunu iddia da etmiyorum .
Eminimki facebook arkadaşlarımın arasında benden zeki olanlar çoğunluktadır.
Karakter olarak kendisi ile savaşıp mücadele veren bir insanım.
Bunları nasıl ifade ederim bilmiyorum aslında facebook paylaşımlarımdan anlaşılabilir iki konuda misal vermek istiyorum.

Birincisi şuanki nefsimle mücadelem.
Bir hafta olduki ciddi manada Detox konusunda mücadele veriyorum 33 gün sonra sonucu mükemmel olacak biliyorum fakat şuan bu hiçde kolay olmuyor .
Ikinci mücadelemi Çince çalışırken vermiştim.
Öyle zor oldu ki gece demeyip gündüz demeyip anlamadan bilmeden parmaklarım sızlayıp morarana kadar yazıyordum. Sonuçta bir gün baktım ki Çinceyi yazıyorum konuşuyorum okuyorum anlıyorum.


ilk başta çok zorlandım. Şimdi Japonca ile cebelleşiyorum.
Gecen dönemlerde beş ay kadar Japonca kursuna devam ettim.
Sonrası da peşini bırakmadım.
Çince karakterleri öğrenince anlam olarak aynı olunca cesaret geldi ve japonca'da da seviyemi ilerletmeye karar verdim.
Seviye ilerledikçe gücüm takatim kalmadı.
Çinceden çok daha zorlandığımı farkettim.
Gece gündüz demeden yazmaya başladım .
Bazı anlar gercekten umutsuzluğa kapılıp Canımdan bezdiğim de oluyor!
Fakat biliyorum ki yazarken yazarken bir sabah uyandığımda japonca konuşuyor olacağım .

Bunun akılla zeka ile alakası yok bence.
Çalıştığım matematik fizik kimya gibi veya güzel sanatkar gibi spor gibi Allah vergisi bir kabiliyet ve zeka gerektirmiyor .
En aptal Çinli bile Çinceyi süper konuşup yazıyor !
Bu sadece sabır sebat gayret ve konsantrasyon gerektiriyor.

Önümüzdeki dört hafta benim için önemli planlı programlı yaşayan biri olarak japoncada ve Detoxda istediğim hedefe ulaşmam gerekir kendi prensiplerimi kendim çiğnediğim zaman kendime saygım kalmıyor! Belki gençlere örnek olur diye feyse de yazıyorum.
Kimse beni süper zeka filan zannetmesin.
Basbayağı İNEKLİYORUZ

Şebnem Nuran

18 Şubat 2019 Pazartesi

Japonlar'dan feyz almamız gereken kendine has 10 özelliği

Japonları genellikle akıl almaz yenilikçi zekaları, güçlü sağlıkları ve kibarlıkları ile tanıyoruz.
Bu ülkenin dünyanın geri kalanından farklı olmasının bir nedeni de eğitim sistemleri.
Kendilerine özgü eğitim sistemlerine gelin birlikte bakalım...

1. Önce ahlak ve terbiye sonra bilgi.
Japon okullarında, öğrenciler 4. sınıfa (10 yaş) gelene kadar hiçbir sınava tabi tutulmuyorlar.
Sadece küçük küçük testler yapılıyor. İlk 3 yılın amacı öğrencilerin bilgisini ya da öğrenme yeteneklerini test etmek değil, iyi ahlaklı olmalarını sağlamak ve karakterlerini geliştirmek. Öğrenciler, başkalarına saygılı olmayı, hayvanlara karşı kibar olmayı ve doğayı öğreniyorlar. Bunların dışında cömertlik, merhamet ve empati duygusu da öğretiliyor.


2. Eğitim yılları her sene 1 Nisan'da başlıyor.
Dünyanın her yerinde okullar Eylül ya da Ekim ayında açılırken Japonya'da Nisan'da başlıyor. Okulun ilk günü onlar için aynı zamanda kiraz çiçeklerinin açtığı gün anlamına geliyor.
Akademik yılları 3 dönemden oluşuyor: 1 Nisan - 20 Temmuz, 1 Eylül - 26 Aralık, 7 Ocak - 25 Mart. Japon öğrencilerin yaz mevsiminde 6 hafta, kış ve baharda ise 2 hafta tatilleri oluyor.

3. Birçok Japon okulunda temizlik görevlisi çalışmıyor.
Öğrenciler kendi okullarını kendileri temizliyorlar.
Japonya'da öğrenciler sınıfları, kantinleri ve hatta tuvaletleri bile kendileri temizlemek zorundalar. Her yıl öğrenciler küçük gruplara bölünüyor ve iş bölümü yapıyorlar. Japon eğitim sistemine göre bu hem öğrencilere temiz olmayı, hem grup olarak çalışmayı hem de birbirlerine destek olmayı öğretiyor.

4. Japonya'daki okullarda yenen yemekler herkes için aynı oluyor ve sınıflarda yeniyor.
Çünkü öğrencilerin sağlıklı ve dengeli beslenmelerini istiyorlar.
Devletteki ilkokul ve liselerde yemekler bir uzman tarafından hazırlanıyor.
Bütün öğrenciler, yemeklerini kendi sınıflarında öğretmenleri ile birlikte yiyor.

5. Okul sonrası yapılan atölye çalışmaları Japonya'da oldukça popüler.
Daha iyi bir gelecek için Japonya'daki öğrenciler genelde hazırlık okullarına ya da okul sonrası atölye çalışmalarına katılıyorlar. Bu sınıflar genelde akşamları oluyor.

6. Geleneksel derslerin dışında, Japon öğrenciler kaligrafi ve şiir sanatı öğreniyorlar.
Japon kaligrafisi, bir diğer adı ile Shodo, bambudan yapılmış bir fırçayı mürekkebe batırdıktan sonra pirinç kağıda yazılıyor. Japonlar için Shodo, resim yapmak kadar önemli bir sanat.
Diğer bir taraftan, Haiku adı verilen şiir sanatı da duygu ve düşüncelerini yazıya dökerek yansıtmak konusunda oldukça önemli.


7. Neredeyse bütün öğrenciler okul üniforması giymek zorunda.
Neredeyse bütün ilkokul ve liseler öğrencilerine forma giyme zorunluğu koyuyor.
Bazı okulların kendi kıyafetleri var ama bunun dışındaki okullar genelde kız ve erkek öğrenciler için aynı formaları hazırlıyorlar.
Bunun amacı aslında öğrenciler arasında sosyal anlamda hiçbir fark olmamasını sağlamak.

8. Japonya'da okula devam % 99.99 oranında.
Eminiz herkes hayatı boyunca birkaç kez ders ekmiştir.
Ama Japon öğrenciler, ne ders kaçırıyorlar ne de okula geç kalıyorlar.
Ve öğrencilerin %91'i öğretmenin ne anlattığını tamamen anlıyor.

9. Sadece tek bir sınav ile öğrencilerin geleceğine karar veriliyor.
Lisenin sonunda öğrenciler, geleceklerinin belirleneceği çok önemli bir sınava giriyorlar.
Öğrenci sınav puanına göre istediği üniversiteyi seçebiliyor, tabii ki üniversitelerin de kendi puan talepleri oluyor. Liseden sonra öğrencilerin %76'sı eğitim hayatına üniversite ile devam ediyor.

10. Japonlara göre üniversite yılları insan hayatının en güzel 'tatili'.
O zorlu sınavı geçtikten sonra, öğrenciler biraz ara verip üniversiteye başlıyorlar.
Ve orada geçen senelerinin hayatlarının en güzel tatili olduğunu düşünüyorlar.
Bitirdikten hemen sonra işe başladıkları için üniversite yıllarına 'tatil' diyorlar.

Sizin en beğendiğiniz özellik hangisi? Yorumlarda bizimle paylaşmayı unutmayın...

Japonya'da yarı çıplak festival

Saidaiji Eyo (西大寺祭り)

Japonya'da yarı çıplak 10 bin erkek şanslı çubukların peşinde..
Binlerce yarı çıplak erkek, şans getirdiğine inanılan iki kutsal çubuğu bulmayı umdukları tarihi bir Japon festivalinde bir araya geldi.

Bellerinde geleneksel Japon peştamalı olan 10 bin civarında erkek Cumartesi akşamı Okayama'daki Kinryozan Saidaiji Budist tapınağında buluştu.

Katılımcılar suda arınma ritüelinin ardından çubuğu bulmak için tapınakta toplandı.
Şingi adı verilen 20 cm. uzunluğunda iki çubuğu bulan erkeklerin yılın en şanslı erkekleri olacağına inanılıyor.

Festivalde arınmanın tamamlanmasının ardından saat 22:00 civarında tapınağın ışıkları kapatılıyor.
Işıklar kapandıktan sonra tapınağın en kıdemli rahibi dört metre yükseklikteki bir pencereden kalabalığın arasına iki şingi çubuğunu fırlatıyor.

Çubukların fırlatılmasının ardından binlerce erkek birbirlerini iterek çubuğa ulaşmaya çalışıyor.
Festival şingi çubuklarını bulana şans getirmesinin yanı sıra bölgeye de bereket getirmesi için düzenleniyor.

14 Şubat 2019 Perşembe

Japonları örnek alalım..

Japonca öğrenirken aynı zamanda Japon kültürünü de öğreniyoruz.
Sadece kitaplardan okumak YouTube lardan izlemek yetmiyor .
Allah'a Şükürler olsun ki bir Japonla yurt arkadaşlığımız oldu ve Japonya'yı baştan sona gezme şansımız oldu.
Ayrıca ev sahibimin ve bir Arkadaşımın çocukları da Japonya'da okudu.
Az buçuk bir fikir sahibi oldum.
Japon ahlakını Japon çalışkanlığını temizliğini saygıyı gözlemlemiş oldum.
Yüz tane çoçuğu Amerika'da İngiltere'de okutana kadar devlet başarılı çocuklara burs verip on tane çocugu Japonya'da okutsa bu ülkeye sağlayacağı katkı tüketici zihniyetten üretken zihniyete geçer . Senin Amerika dediğin nedir dünyayı sömürmüş savaşla kanla beslenmiş tüketici bir ülke .
Bizim kültürümüz onlara uymaz japonlar'a uyar.
Japonlar Çinliler gibi değildir öyle necis pis böcek filan yemezler.
Onların da bizim kurtuluş savaşımız gibi geçmişte Hiroşima Nagasaki acıları vardır.
Türk'leri severler vize bile uygulamıyorlardı .


Sadece Fatsalıların girişi yasaktı Fatsalılar dolmuş kalmış 😇
Japonlar'ın eğitimi kreşten başlar.
Aklı başında bir Türk heyeti gidip orda bir süre kalıp kreşinden tut ilkokul ortaokul lise üniversiteye kadar sistemi öğrenip ivedilikle Türkiye'de hayata geçirilmelidir.
Hatta Japonya'dan eğitimciler uzmanlar danışmanlar getirilmelidir.
Uzun yıllar Türk - Japon ortak Bridgestone lastik bayiliği yapıyoruz .
Eğitimleri oluyor Kitaplarını okuyoruz.
Onların uyguladığı sistem KAİZEN yani toplam kalite yönetimi.
Bunu üretimden eğitime yaşamımıza tatbik edersek bizde Japonlar gibi süper güç Olmayı başarabiliriz.

Öncelik onurlu ve gururlu olmalıyız.
Yaptığı işte başarısız olan hata yapan bir Japon çıkıp pişkin pişkin gülmez intihar eder.
Asla savurgan bir millet değildir. 18 Yaşında bir çocuğun hesabında 100 bin dolar birikimi olduğu söylenmişti.
Küçük evlerde yaşarlar. Balkonlarında Kıyafetler yıkanmış asılmıştır yorgan döşekler havalansın diye çıkarılmıştır. Fazla elbiseleri olmazmış birini yıkar asar Ötekini giyerlermiş.
Bekarlar tek evliler iki odalı evlerde yaşarlar.
Teknolojiye Önem verirler bir japonun senelik değiştirdiği elektronik eşya ile bir Türk ev kurar demişlerdi .

Israf etmezler. Öyle çok fazla park Çay bahçesi göremezsin.
Gökdelenlerin ışıkları sabaha kadar yanar ofislerinde çalışırlar .
Kültürlerine sahip çıkarlar. Islami kesim diyebilir ki şu putperestleri reklam etme.
Onlar sadece kelimeyi şahadet getirip islamiyetin beş şartını yerine getirmezler .
Islamiyetin gerektirdiği kul hakkından tut yiyiniz içiniz israf etmeyiniz ayetinden tut ilim hakkındaki temizlik hakkındaki çalışkanlık hakkındaki tüm Şartları yaşarlar.
Biz Müslümanlar maalesef haram faiz  kul hakkı ..
Pislik içinde neredeyse boğulacağız memleketimde sulara pislik karıştı neredeyse ölüp gideceklerdi Allah muhafaza etsin.

Zaten japonlar'da Müslümanlığa geçmeye başladılar .
İnşallah devletimiz bunları tatbik eder.
Babamın başarısının Sırrı kopya etmektir.
Amerika'yı yeniden keşfetmeye gerek yok der..
Eğer birileri yapmışsa ve başarılı ise sistemi aynen kopya etmekte fayda var diye düşünüyorum .

Bu kadar mola yeter!
Japoncaya devam..
Bakalım Akira San - Akira Bey - neler yapıyor..
Bizdeki cinali gibi onların da akiraları var..

Şebnem Nuran

Youtube Kanalima Abone Olun

Sosyal Medya Kanallarimdan da Beni Takip eddebilirsiniz