29 Temmuz 2016 Cuma

Osaka'nın en ucuz marketi "玉出-Tamade"..

Japonya dünyanın en pahalı ülkesi, Osaka'da Japonya'nın en pahalı 2. Şehridir..
Aldığımız maaş yetmiyor valla :) Bir markete gidiyorsunuz üç parçaya "5 bin yen" (140 tl) verip çıkıyorsunuz..
Helede büyük ünlü marketler örneğin; 'AEON' , 'Life' japonya'nın en pahalı marketler zinciridir..
Türkiye'deki 'Carrefour' , 'Migros' gibi çok büyük şirketlerdir.. Bu aeon ve life'ı fazla tavsiye etmem..
Size bugün osaka'nın en ucuz marketi olan " 玉出-Tamade" yi kesinlikle tavsiye ederim..
1992 de kurulmuş, 1,800 çalışanıyla osaka'nın en çok şubesi olan bu markette sebze, içecek, et ürünleri, kuru bakla giller, temizlik malzemesi ne ararsanız mevcuttür..
Osaka'nın güneyinden kuzeyine, doğusundan batısına her semtde en az bir tane şubesi muhakkak vardır. Genelde mevsimlik çalışırlar..
Her meyveyi mevsiminde gram olarak fazla, fiyat olarak diğer marketlerin yarı fiyatına bulabilirsiniz..
Diğer marketlerde sebzeler tek tek satılırken tamade de hazır paketlenmiş gram olarak satılıyor..
İçecekleri en ucuza tamadeden bulabilirsiniz.. Diğer marketlerde '300 yen' olan 2,5 litrelik kolayı tamade de '198 yen'e alabilirsiniz.. Birde marketin haftalık kampanyaları vardır..


Bu kampanyalardan yararlanmak için büroşürlerini takip edin..
Haftanın belirli günlerinde zaten ucuza satılan ürünler yarı fiyatına düşüyor..
Hafta da bir gün en büyük indirimi olan "1 yen" ürünlere inanamazsınız:))
"1000 yen" üstü alışveriş yapanlara 1 yen'lik üründen bir tane almaya hak kazanıyorsunuz:)
Eğer 2-3 bin yen'lik alışveriş yapmışsanız o 1 yen'lik üründen 2-3 tane birden alabilirsiniz..
Başka markette 100 yen'e satılan ürün O gün ki kampanya ile 1 yen'e satın alıyorsunuz:)
Ben bir market alışverişine çıktığımda hangi ürün hangi markette kaç para olduğunu bildiğim için en az 4 market dolaşıyorum:))
Önce 'AEON' sonra ' A-Price' sonra 'Life' en son da 'Tamade' yapıp eve haftalık tüm alışverişimi yapıp dönüyorum..
" Part-Time " çalışmak isteyenler içinde iyi bir iş kapısı.. Çalışanların %80 ni yabancı göçmen olan bir şirket.. Saati '850 yen' maaşla çalışmak için büyük fırsat veriyor.
Çalışanların çoğu Çinli ve Koreli öğrencilerden oluşuyor.. Filipinli de bir hayli çok..
Ev hanımlarınıda kabul ediyorlar.. Yabancıların büyük bölümü kasa da çalışıyor. Japon elemanlarda üst kademe ve kargo, raf yerleştirmede çalışıyor..

'Türkler gibi' olmak.

Hani yurtdışına çıkmışız, 15 seneyi aşkın yurtdışında yaşamışız ya ailecek ağzımıza bir kelime yapışmış bir türlü çıkmıyor. Ne yapsak ta bu kelimeyi bırakırız bilemiyorum..
Her kelimemin başında " Türkler gibi yapma!, " Türkler gibi olma " biz neyiz?
Hangi milletteniz? Gerçekten de ülkemize yabancılaştık!
Japonlar dışarıdan Türkleri nasıl görüyorsa aynen bizde öyle görmeye başladık..
Canım ülkemi ve milletimi o kadar yadırğıyorum ki artık beğenmediğim birşey oldumu hemen ağzımdan işte türkler böyle! Aman türklerden ne beklersin? Ya sadece ben ve benim ailem mi böyle oldu?
Yoksa yurtdışında yaşayan herkes bizim gibi mi düşünüyor??
Ülkemi ve insanlarımı okadar çok seven ben, bu hale gelmişsem her halde bir 5-10 sene daha yaşarsam tatile bile tercih etmeyeceğim bir ülke olur Türkiye...
Resmen japon kültürüne, adetlerine, kanunlarına, sistemlerine alışmışız..
Türkiyenin sistemi bize çok saçma geliyor. Sanki 26 sene yaşamamışım bu ülkede.
Benki uysal ve sakin bir yapısı olan bir kişi, şimdi bir devlet dairesine veya hastaneye gittiğimde hoşuma gitmeyen bir şeyle karşılaştığımda "Nerede Müdürünüz?" demeye başladım:))
Şımartılmışız japonlar tarafından. Öyle bir poh pohlanmışız ki sonradan görme olmuşuz diyelim artık:))
Aslında bu kelimenin yerine başka kelime gerekli ama 'Argo' ya kaçıyor:))

Çok görmeyin ne olur şımarıklığıma sayın.. Artık hiç bir şeyi normal göremiyorum türkiye'de.
Sokakta yürürken önüme pat diye pet şişe atıyorlar!
Çocuk yürüyerek ekmek arası tost veya kebap yiyor, bittimi kağıdı olduğu yere atıyor..
Ya canınmı çıkar iki adım daha yürüsen de ilerideki çöp kutusuna atsan
Oturduğumuz mahallede her gün bir kavga çıkıyor..
Bizim insanlarımız okadar sabırsız ve stresli ki kimseye tahammülleri yok!
Toplum olarak çok 'Gergin' bir milletiz...
Adam yürürken fark etmeden az bir çarpsa vay sen bilerek mi çarpıyorsun? Gözün kör mü?
Diye pat küt girişiyor kavgaya? Artık herkesin elinde bir çakı, bıçak var.
Yol sormaya bile korkar olmuş millet.. Bu neyin hırsı? Nedir bu sinir?
Yiyorsa arabayla 60 kilo metreyle git, arkadan dat daat daaaattt!
Çok tez canlıyız çooooook...
Çevre duyarlığı sıfır! Japonya'da yürürken yaya sokağın ortasında gitsin, arkasında araba.
Araba asla yaya'ya korna basıp ta kardeşim yolun ortasından ne yürüyorsun?
Veya yol versene kardeşim! Demeye hakkı yok...
Japonya'da kornaya basmak kesinlikle yasaktır!!
Farketmiyorsun bile arkandan arabanın gelişini. Sen farkedene kadar araba da seninle birlikte yavaş yavaş yürür gelir.
Sen farkedip afedersiniz diyip kenara geçersen geçer gider.
Ama mâlesef türkiye'de bu işler böyle değil. Milletin ağzında bir küfür, yumruğu hazır bekliyor seni...
Bugün biri denk gelse de bir kavga etsek diye dua ediyor adam!
Alışveriş yapmak için markete gidiyorsun, herkesin suratı bir karış asık..
Sanki silah zoruyla oturtmuşsun oraya! Çalışmak istemiyorsan çıkta evde işsiz bekleyenlere yol aç!
Herkes paraya ihtiyacı var, herkes çalışmak istiyor, ama senin gibi surat asacakca çalışmayın.
Para üstünü pat diye masaya vurarak atmak da ne? Japonların gözünü seveyim..
Markete bir adım at, 50 çalışanı ellisi de bir ağızdan " irasshaimase" Hoşgeldiniz diye sizi karşılıyor.
Her marketin, mağazanın önünde müşteri karşılama görevlisi var..
Size hoşgeldiniz diyip hemen bir sepet uzatıyor elinize..
Kasiyer aldıklarınızı kasadan geçirmeden önce iki elini önünde tutarak eğilip hoşgeldiniz demeden erzaklarınıza elini bile sürmüyor!
Para üstünü verirken bir elini sizin avucunuzun altına koyup, diğer eliyle de parayı avucunuza koyuyor..
1 yen dahi düşse o an eğilerek özür dileyip geri alıp yine o kendisi veriyor..
Çıkarken de yolcu etme görevlisi elinizden sepeti veya market arabasını alıp teşekkür ederek gönderiyor.
Allah vatanımıza milletimize zeval vermesin..
Çok kötü günlerden geçiyoruz. Allah ülkemizin ve milletimizin yanında olsun inşallah...

22 Temmuz 2016 Cuma

Japonya'da işsizlik maaşı alma..

Yurtdışında yaşayanların en büyük sorunu ya iş bulamazsam? Olur..
Zar zor bir iş bulup başlıyoruz çalışmaya. Ya birileriyle zıtlaşıp işten ayrılmak zorunda kalıyoruz veya çalıştığımız yer iflas edip kapanıyor..
2006 yılında eşimin de başına geldi bu olay..
Ailecek türkiye'ye izine gidip geldikten 1 hafta sonra patron, iflas ettiğini anlattı..
Eşim çok kızdı o zaman patronuna.. Geçen ay neden söylemedim bana bunu?
4 kişi türkiye'ye tatile gidip 10 milyar masraf yaptım.
Elimdeki tüm birikimi tatile harcadım.
İş bulana kadar ne yapıcaz şimdi biz diye tartışmıştı..
Burası Japonya, öyle adım başı Türk restaurantı yok!
Canı istediği bir dükkâna başvuracak kadar seçimi yok..
Osaka'da topu topu 3 ' Türk Restaurantı' var. İkisinin aşçısı da patronu da bir kişi.
Çok zor bir dönemdi ozamanlar. Hemen 1,5 yaşındaki kızımı kreşe verip eşim iş bulana kadar ben çalıştım.. Eşim'de Osaka, Kyoto, Okayama dolaşıp durdu 3 ay..
Nereden çağırdılarsa oraya gitti adamcağız..
Hemen "ハローワーク-Hello Work" iş Bulma Kurumuna başvuru yaptık.
İş aradı ama önceki çalıştığı maaşın yarısını veriyorlardı!

Patronu eşime, devlete hiçbir ödeme yapmayayım sana trink '300 bin yen' ödeyeyim.
Veya  sana '250 bin yen vereyim diğer sağlık ve güvence sigortasını ben ödeyeyim diye teklifte bulunmuş..
Eşimde ilk teklifini kabul etmiş..
6 yıl birlikte çalıştık dan sonra iş yeri bir gece de iflas edip kapandı..
Bir yandan iş bulma kurumuna sürekli iş bakmaya gidiyor bir yandan da dışarıda kendimiz bulmaya çalışıyorduk.
İşsizlik maaşına başvurduk.. sonuç; işsizlik maaşı başvurumuz kabul olmadı.. nedeni?
Japonya'da işsizlik maaşı almak için işyeriniz " 雇用保険料-Kyou Hoken Ryou " Türkçe karşılığı istihdam sigorta primi olarak geçiyor. Bu sigortayı ödemek zorundasınız.
Bir iş yerinde en az " 6 ay " çalışmak zorundasınız..
Sık sık iş değiştiren biri güvensiz insan olarak görülür.
İş bulmada çok güçlük çekeceğiniz için sık sık iş değiştirmemenizi tavsiye ederim..
'Hello work' dan işsizlik maaşı almak için haftanın 3-4 günü sizi çağırıp toplantı yapıyorlar.
Kendilerinin buldukları bir kaç işyeri içinden seçim yapmanızı istiyorlar..
Ve seçtiğiniz şirketlerden sizin adınıza " 面接 " (mensetsu) iş görüşmesi için gün ve saat ayarlıyorlar.
Onların sizin için ayarladıkları iş görüşmelerine kesinlikle gitmelisiniz..
Gitmediginizi gördüklerinde keyfi işsiz kalıp işsizlik maaşı aldığınızı düşünür ve maaşı keserler..
Türkiyemizin en güzel yanı bütün sağlık ve güvenlik sigortası tek çatı altında olması..
Çalışanlar için işyerinden aldığımız sigortayla 'Sağlık' tan yararlanabiliyoruz, ' Emeklilik' ten yararlanabiliyoruz, 'İşsizlik maaşı' alabiliyoruz..
Japonya'da bu 3 önemli sigorta da ayrı ayrı ödeme yapmak zorundasınız..
Hangisini öderseniz sadece o ödediğiniz primden yararlanabiliyorsunuz..
Eğer bizim gibi bir durumla karşı karşıya kalmak istemiyorsanız patonunuzdan kesinlikle Kyou Hoken Ryou sigortasını ödemesi için baskı yapın.
Bu sigorta ödendiği taktirde işsiz kaldığınızda, 3 ay boyunca yaklaşık ' 180 bin yen ' maaş alırsınız.
Osaka Namba'daki " İş Bulma Kurumu " iletişim bilgilerini veriyorum sizlere..
Takashimaya'nın hemen karşısındadır.. Ulaşımı çok rahat bir yer de :)

〒542-0076 大阪市中央区難波2-2-3 御堂筋グランドビル4階
TEL   06-6214-9200 FAX   06-6214-9219
Yapmışken tam yapalım diyerek bir de sadece yabancılara hizmet veren bir şubesinin iletişim bilgilerini de vermek istiyorum:)
Osaka'nın ana merkezi olan Umeda'daki " Yabancılar için iş bulma kurumu " ülkede yaşayan yabancıların daha rahat iş bulması için japon devleti bu merkezi de bizlere hediye etmiş:)
Aynı katta birde sırf bayanlara özel bir şubesi de var..
Ev hanımları için, her hangi bir diploması veya mesleği olmayanlar için, özellikle de çocuklu anneler için çok güzel bir hizmet burasıda..
Sizinle çalışmak isteyen firmalar hem yabancı hemde anne olduğunuzu bile bile kabul ediyor. Bundan güzel başka ne olabilir ki artıkkkk :))
İletişim bilgileri alttadır. Eşiniz veya arkadaşınızla buyrun gidin çabucak bir iş sahibi olun :)

外国人雇用サービスセンター
TEL 06-7709-9465  FAX 06-7709-9468
〒530-0071 大阪府大阪市北区角田町8-47 阪急グランドビル16階

21 Temmuz 2016 Perşembe

Bir japonun anıları..

Bugün can arkadaşım 'Ruriko'cumla sohbet etme fırsatım oldu..
Kadın çok komik ya:)) bana türkiye'de yaşarken başına gelen bir anısını anlattı..
Bende ona bu anını bloğumda yazmak istiyorum izin verirmisin?Dedim ve izin çıktı :)
Arkadaşım 15 yıl öncesinde ablasının türkiye'de yaşamasından dolayı İstanbula gelmiş.
Geçici olarak 2-3 sene kadar İstanbul da yaşamış..
Ablası ile çok iyi diyalog kuramadığı için dışarı çıktığında neyi nasıl yapacağını sormadan yaşamış gitmiş.
Arkadaşımın ablası 'İstanbul Üniversitesi' nde okuyormuş..
Kardeşine öğlen üniversiteye yanıma gel demiş..
Arkadaşım da öğlene doğru çıkmış dışarı.
Mecidiyeköy'den Beyazıt'a gitmek için bilet almaya büfe de sıraya girmiş..
(15 sene öncesine kadar kağıt bilet ve 'Akbil' vardı.)


Şimdiki gibi 'İstanbul kart' yoktu.. Arkadaşım diyor büfede sıradayım ama önüme geçen ya gazete alıyor, ya su alıyor yada sigara alıyor. Zar zor otobüs bileti alıp otobüse bindim diyor..
Ozamanlar otobüs biletini, otobüsün ön tarafında oturan 'Biletçi' ye veriliyordu.
Arkadaşım da biletini vermiş önlerden boş bir koltuğa oturmuş..
Diyorki ; ya ben zorla 15 dakika bekleyerek bilet aldım otobüse bindim peşimden binen insanlar otobüsün önüne parmağını sokup içeri giriyor.
Parmağını basan biniyor. Kendi kendime nasıllll kızıyorum, nasıllll sorkanıyorum!
Ya ben yabancıyım diye bana bilet aldırtıyorlar kendileri parmak basıp içeri giriyorlar.
Yabancılara niye böyle yapıyor Türkiye diye kızdım diyor.
Akşam ablamla otururken aklıma geldi sordum böyle böyle oldu dedim..
Ablam bana o zaman akbili anlattı diyor :)) bende sanıyordumki Türklerin parmağında birşey var :() anahtarlığa takılmış ne yaptıklarını görmüyordumki diyor:)
Ablama kızdım ozaman bana niye anlatmıyorsun akbili :))

17 Temmuz 2016 Pazar

Japonya'da parayla Çöp atma..

Japonya'da eskimiş koltuk, vitrin, beyaz eşya, tost makinesi, elektrikli süpürge, halı, sehpa vs. aklınıza bir evde veya ofiste bulunan her türlü eşyayı çöpe atmak için üzerine para verdiğimizi söylesem inanırmısınız? :))
Normal mutfak çöpü için zaten vergi ödüyoruz.. Ama Japonya'da evden çıkan her hangi bir atık için vergi dışında ayreten ödeme yapma zorunluluğunuz vardır.
Japonca'da "Oo Gomi-大ごみ" büyük çöp deniliyor..
Küçük mutfak çöp vergisini elektrik veya su faturalarına eklenmiş olarak ödüyorsunuz..
Fakat bu büyük çöp ücretini ' Postane ' veya ' 'Konbini ' mini marketlerden satın aldığınız etiket fişlere ödüyorsunuz..
Atacağınız eşyanın ebatına göre değişiyor bu etiket fişleri..
Türkiye'de buzdolabı, çamaşır makinesi, Tv veya klimayı alıp götürmeleri için para verdiğinizi düşünün? Adama gülerler valla:)) Çalışır durumdaki beyaz eşya her zaman para yapar Türkiye de..
Çalışmayan da hurdacıya satarak para yaparsınız..
Yani eskisi de yenisi de türkiye'de herşey para eder. Japonya'da ise bu iş tam tersi..
Dün sıfıra aldığını yarın atmaya çalış bu saydığım beyaz eşya, klima ve tv başına 5.000 yen (130 tl) ödersiniz.
Yukarıda ilk saydığım esyalar için örneğin: halı, vitrin, sehba, dolap, sandalye , masanın ebatına göre 200 Yen, 400 Yen, 700 Yen, 1000 Yen olarak değişebiliyor..
30 santim üzeri her eşya ' Büyük çöp' olarak geçer..
Gece karanlık bastığında veya huytu bir köşeye atarım diye niyetleniyorsanız sakın böyle birşeye kalkışmayın...
Japonya'nın her sokağında, her köşesinde, her binanın kapı girişi veya çıkışında gizli kamera vardır... Kamera olmayan bir köşe bucak bulamazsınız!

Şu küçücük oturak veya küçük bir sehpa birşey olmaz diye apartman çöp kutusuna atıp eve çıkıp kurtulduğunuzu sanmayın:))
Apartman görevlisi o attığınız eşyayı bir kenara koyup, kamera geçmişine bakıp kimin attığını tespit edip size bir uyarı gönderiyor:))
Türkiye'de çöp atmak, eşya atmak üzerine her hangi bir kanun veya kural yok..
İstanbul'daki evimizin karşısındaki çöp konteynırına allahın her günü koltuk takımı, vitrin, kırık aynalar, camlar, lastikler aklınıza ne gelirse herşey atılıyor.
Ve semtin belediyesi de bu tür atıklara ayreten bir kurum bulup çöp kamyonu ayarlamış üstelik bedavaya alıp gidiyor! Japonya'ya gelde o attığınız eşyanın en küçük parçasını bir köşeye atın ertesi gün cezayı yiyin:))
Atacağınız eşya için bu numarayı aramak zorundasınız. Marketten veya postaneden etiket fişini aldıktan sonra pazartesinden cuma ya kadar. Sabah 9 akşam 5 arası arayabilirsiniz..
Telefon ettiğinizde ilk önce adınızı soy adınızı belirtmelisiniz..
Bu numara Osaka için olduğundan hangi semtden, sokak ve apartman adresinizi belirtin..
Eşyanın türü ve ebatı sorulur size.. Etiket fişini alıp almadığınızı sorar görevli..
Aldığınızı ve üzerine yapıştırdığınızı söylediğinizde size bir gün ve saat söyleyecektir..
Örneğin: 7 ayın 18'nde sabah 9:50 de almaya gelinecektir..
9:50 den en az 1 saat öncesine apartman önüne indirmenizi rica edecektir..
Akşamdan da indirebilirsiniz ama etiket alıp yapıştırdığınız görünse de ihtiyacı olan alıp gitme olasılığı da çok yüksek:) Ben seviniyorum öyle birşey olduğunda:)
En azından çöpe gidip yok olmadı. İhtiyacı olan biri aldı diye sevinirsiniz.
Ama verdiğiniz paraya da üzülüyorsunuz:)))
Ben size osakanın 'Oo Gomi' telefon numarasını veriyorum..
Hangi şehirde yaşıyorsanız internetten şehiri yazıp "Osaka" için, Oo Gomi-大ごみ "Tokyo" için, "Sodai-粗大" yazarsanız telefon numaraları çıkar karşınıza..
Bu arada sokakda hurdacılarda geziyor. Küçük kamyonet eşya alınır diye hoparlörlerle anons yaparak akşama kadar dolaşıyorlar.
Etiket fişiyle, telefonlar, randevu günüyle uğraşmak istemiyorum derseniz bunlarda bir alternatif dir.. Bir de bu seyyar hurdacılarla pazarlık da yapabiliyorsunuz :))
İkinci bir hurdacı seçeneği de ikinci el eşyacılarıdır.
Hangi şehirde olursanız olun bu seyyar hurdacı ve ikinci eşyacılar kesinlikle vardır..
Bana kalırsa size bu iki seçeneğide öneririm:)
Neden derseniz, belediyenin fişiymiş, telefonuymuş birde randevusu şurda dursun bu atacağınız kocaman vitrin veya buzdolabını apartman önüne tek başınıza siz çıkarmak zorundasınız.. belediye işçisi evinize kadar girip, eşyayı alıp götürmüyor!
Ama seyyar hurdacı ve 2. El eşya satıcıları eve kadar gelip eşyayı kendi elleriyle alıp götürüyorlar.

Telefon numaraları..
ücretsiz hat 0120-79-0053
Osaka şubesinin teli 06-6377-5750

Bisiklet cumhuriyeti Japonya..

Japonya teknolojisiyle, ekonomik gücüyle dünya birincisi bir ülke..
Ama bu ülkeyi ele geçirmiş bir güç var o da bisikletler :))
Japonya'yı virüs gibi sarıp sarmalamış. Sokakları, caddeleri, kaldırımları ele geçirmiş durumdalar:))
Japonya'nın alt yapısı, insan vücudundaki kılcal damarlar gibi geniş bir alan üzerine dağılmış durumda..
Çok rahat ve kullanışlı tren hatları var. Her cadde başında bulunan duraklardan geçen belediye otobüsleri var.
Çoğu alışveriş mağazaları ücretsiz müşteri servisi var..
Ama nedense japon insanları bisikletsiz adım atamıyor!
Kapısının önünde bisikleti yoksa markete bile yürüyerek gidemeyecek kadar aciz..
7 yaşından 107 yaşına kadar her bireyin bir bisikleti kesinlikle vardır..
Japon nüfusu yaklaşık 128 milyon kişi ama bisiklet sayısı milyarlarca diyebiliriz..
Bu sayıların 3 de 2 sinin sokaklarda olduğunu biliyormusunuz??
Japonlar işlerine, okullarına, evlerine, buluşmalara bisiklet vasıtasıyla gidip geliyorlar..
Yerleşim alanlarında yayan yürüyen insan görmek neredeyse imkansız..
Büyük merkezi alanlarda ise sadece tren veya otobüs ile uzak bölgelerden gelenler yürür..
Bizim ülkede bisikletle giden bir genç kız gördüklerinde hemen kınarlar..
Utanmıyor bu yaşta bisikletin tepesinde diye dedikodu yapılıyor hala...
Genç erkekler bindiğinde birşey söylenmiyor onlara alışmış bizim millet..
Çocuklarada ses çıkarmıyor da neden genç bir kız binince yakıştıramıyorlar anlamıyorum??
Birde 40 larında, 50 yerinde bir bayanın sürdüğünü görseler:))
Ama sanırım bir 50 yıl daha gerekli japonlar gibi medeni görüşlü olmamız için..

Üstteki videomu izlerseniz sevinirim. Çünkü Japonya'da bisiklet sahibi olmak 4 tekerlekli, ehliyetli araba sahibi olmak gibi bir sorumluluk gerekli olduğunu anlatmaya çalışacağım sizlere :))
Evet ulaşımı rahat bir araç ama her yere park edemiyoruz mâlesef bu bisikletleri..
Aynı otopark gibi belirli yerlerde bisiklet parklarına bırakmak zorunluluğunuz vardır..
Tekerleği koyunca çıt diye ses geldiğini duyduğunuz andan itibaren 3 saati bedavaya park edebileceğiniz süre başlamış demektir:))
Bazı yerlerde bu süre 1,5 ila 2 saat olarak da değişebiliyor. Şirketine göre farklılık olabilir.
Şurda yaklaşık 4 senedir çıkmış bir kanundur bu bisiklet parkları. 4 sene öncesine kadar istediğin yere koy. Saatlerce, günlerce bırak başına birşey gelmezdi..
Güzelcene kilitledinmi alan götüren olmazdı. Ama mâlesef Japonya devleti araba çekiciler gibi bisiklet çekici diye lanet bir sistem getirdi..
Bisikleti yasak bir bölgeye koy markete git geldiğinde bisikletin yerinde yeller esme olasılığı %70 dir..
Özellikle de ana cadde üzerlerinde saat başı geziyor bu adı resmi olan devlet hırsızları!
Ne kadar da resmi bir işlemde olsa ben bunlara hırsız diyorum..
Alıp bindiriyorlar kamyona. Sen yetişsen de ben geldim bisikletimi indirirmisiniz desende asla kamyona bindirilmiş bisiklet geri yere indirilmez.. Size orada bulunan tabelayı gösterip gelin bu adresten geri alın denir... Adrese bir bakıyorsun en az 5 durak ötede ıssız bir bölgede olduğunu görünce basıyorsun küfürü:))
Aynı araba park cezası gibi para verip alıyorsunuz geriye :)) Günlerce de dursa, haftalarcada dursa sadece ceza ödüyorsunuz..
Türkiye'de çekilen arabayı almaya gittiğinizde birde günlük otopark cezasını da sokuyorlar size...
Bisiklet ceza ücreti 2,500 Yen dir.. Motorsiklet cezası 5.000 Yen ödüyorsunuz...
Anlayacağınız alışverişe giderken, markete giderken şuraya iki dakika bırakıp geleyim diye yarım saat ayrılırsanız, size 2.500 yen olarak geri dönebiliyor:))

Merkez de trenle bir yere gideceğim zaman genelde 'Pachinko' oyun salonlarının bisiklet parklarında bırakıyorum:))
Oralar ücretsiz olur süresi de yoktur...
Namba'da bir yere bırakıp binecekseniz 'Namba Parks' ın hemen karşısındaki at yarışları salonların bisiklet parkı var.
Orası da ücretsizdir. Köprü altında ki McDonalds'ın hemen arka kısmı:))
Osaka'nın kurdu olmuşuz artık neyin nerede ucuza satıldığı, neresinin bedava olduğunu çözmüşüz:)
saat başına 150 yen verirmiyim bisiklet parkına:)
İş'e gittiğimde de Pachinko parkına bırakıp iş'e giderim.
Buraya bırakmazsın diyene kadar dadanın oralara:) Sizin sahte müşteri olduğunuzu anladıklarında başka pacinkoya dadanın:))
Japonyada her sokak başında bir pachinkocu var nede olsa:)
Bu videodaki de yeni nesil bisiklet parkı. Japon sokaklarının daha rahat nefes alması için yeni yeni yaygınlaşmaya başladı.
Genelde merkezlerde gözden uzak bir köşeye açılmış durumda.
İnsanlar yani başındaki sokakda bulunan bisiklet parkı varken oraya gitmeye eriniyor:)
Kaldırım daki bisiklet çöplüğünü yer altına almaya çalışıyor japon devleti..
Keşke park ücreti biraz daha ucuz olsa.. 150 yen de çok para bir saat için!

10 Temmuz 2016 Pazar

Japonya sokakları..

Türkiye'den geldiğimden beri Japonya'da ilk dikkatimi çeken şey sokakların ve caddelerin temizliği oldu..
Sanki evin avlusu gibi temiz ve geniş. Malum Türkiyemizin daracık ve pis sokaklarından çıkıpta böylesine geniş böylesine temiz sokakları görünce imrendim doğrusu.
İnsanlar o kadar çevreye duyarlı ki elindeki çöpü atmak için saatlerce çantasında tutabiliyor..
Ne zaman ki geçtiği düzergah üstünde bir çöp kutusu görürse dikelir çantasındaki veya elindeki çöpü atar çeker gider..
Japonya'da, türkiye'deki gibi mahallelerin ortasında koca koca çöp konteynırları, her sokak başında çöp kutuları göremezsiniz!  Bu ülkeye geldim geleli kapıyı, sokağı süpüren çöpçü görmedim!
Bu sadece türkiye'ye has birşey galiba? Başka ülkede de varmı bilmiyorum?
Başkasının kapısını süpürmek için ter döken bir emekçi??
Eskiden türkiye'de yaşarken her sabah erinmeden kapımızın önünü temizlemeye inerdim..
Tek tek yan komşumuz, karşı komşumuz da bana katılır sokağı tertemiz yapardık..
Şimdi türkiye'de kapıları süpüren çöpçüleri gördüm de şaşırdım doğrusu!
O kadar pis bir milletiz ki, su mu içtin at pet şişeyi yere..
Kek mi yedin at poşeti yere. Elinde gereksiz bir kağıt mı var hiç çevrede çöp kutusu arama at olduğun yere.. Sonra da belediye kötü çalışıyor. iş yok bu belediye de sokaklar pislik içinde de!
Aman kendine şöyle bir dönüp de bakma? Bu bizim pisliğimiz belediyenin suçu ne deme..


2000 lerin  başında türkiye'den ayrıldım o zamanları bilen bilir..
Gerçektende kötü günlerdi! Hafta da bir çöp arabası gelirdi..
Sokakları halk temizlerse temizlenirdi. Halkı pis bir mahalleyse pislikten geçilmezdi..
Türkiye şimdi çok değişmiş.. Fakat insanlarımız bir gram değişmemiş...
2016/5. Ay'da İstanbul üniversitesinin  beyazıttaki 'Fen fakültesi'nde oğlum üniversite yös sınavına girdi..
Saat 10'da oğlum sınava başladı. Fakültenin önünde en az bin kişi yerli yabancı insan kaynıyor..
Ama binanın önü öyle bir pis öyle bir çöp varki tarif etmem mümkün değil.
Gazeteler, pet şişeleri, test kitapçıkları, poşetler, naylon torbalar..
Allahım 2 saat oturup çocuğun sınavdan çıkmasını bekliyecem ama yapamıyorum..
Japonya'nın mis sokaklarından çıkıp bu çöplüğün içinde bir dakika bile nefes alamadım..
Ayağa kalktım büyükçe bir poşet çantalardan birini aldım elime..
Başladım yerdeki çöpleri ellerimle tek tek tek toplayıp poşete doldurmaya..
5 dakika içinde o doldu! Bir tane daha aldım onuda dolduruyorum..
Bir kişi bile ayağa kalkıp da bir pet şişeyi alıp da çöpe atmadı ya!!
Ha birde yan yan bakıp beni izlemeleri beni deli etti..
Senin ve senin çocuğunun pisliğini topluyorum hanımmmmm....
Utanın az da olsa ya?? 15 dakikada tertemiz ettim fakültenin kapısının önünü..
Hatta çevresini de az çok topladım. Elimi ıslak mendillede silip geçtim gittim!
Daha da otururmuyum orada??  Pisis çok pis...
Japon sokaklarında araba park etmek kanunen yasak..
Şimdi türkiye'de cadde üzerine yasak, hemen çekiciler gelip götürüyor..
Japonya sokaklarında her yerde yasak!
Evinin önü demiyor, ara sokak demiyor, çıkmaz sokak demiyor acımadan basıyor cezayı:))
Alıp götürme yok sadece ceza ödüyorsunuz ..
Sokaklar zaten çok geniş birde bom boş olunca sabah 5-6 arası sokak yıkanıyor..
Siz uykudayken sokaklarınızı hem süpürüp hemde yıkayan makineler çoktan gelip temizleyip gidiyor.
Çöp konteynırı her binanın girişinde kapalı bir bölmede oluyor.
Her sabah saat 9'da çöp arabası gelip çöpleri alıp gidiyor.
Peşine de binanın kapıcısı hortumla çöp yerini tertemiz yıkıyor..
Japonya'da sadece yıl başında 3 gün çöpler birikir..
Çünkü resmi tatil olduğu için çöpçüler de tatilde.. Onun dışında 362 gün Japonya sokaklarında çöp veya çöp konteynırın kokusunu duyamazsınız:))

Peki hiç bir sokakda, mahalle ortalarında çöp konteynırı, çöp kutuları yoksa millet nereye çöp atıyor? Japonya'ya gidersek elimizdeki çöpü nereye aticaz diye merak ettiniz eminim:)
Japonyanın her sokak başında, her caddesinde bir 'konbini' mini marketler vardır.
Hepsinin önünde de büyük ebatlarda çöp kutuları vardır..
"Pet şişe " , " Kağıt " , " Cam " , " Teneke kutu " diye tek tek ayrılmış çöp kutuları dizili..
Markete gir girme çöpünü oraya atabiliyorsunuz..
Onun dışında MC donalds gibi restaurantların çöp kutularını kullanabilirsiniz..
Bazı müstakil evlerin kapısının önündeki küçük çöp kutusuna denk gelince oraya atarsınız:))
Japonya sokaklarında tek bir çevre kirliliğine şahit olabilirsiniz o da 'Bisiklet' çöplüğüdür..
Yakında

Bisiklet cumhuriyeti Japonya
 adlı yazımda bu konudan bahsetmek istiyorum...
Ciddi bir sokak kirliliğidir bu bisikletler. Kaldırımlar tamamen bisiklet çöplüğüyle kaplanmış durumda..
Aylarca yıllarca duran, tekerlekleri kaldırım sıcaklığından erimiş, koltuğu çalınmış, orası burası eğri dağınık halde terkedilmiş bisikletler insanı çileden çıkarıyor..
Bazen yolda yürürken elimdeki telefona kapılmış giderken bir acıyla kafamı kaldırdığımda önümde yere boylu boyunca yatan bisiklete denk geliyorum. O acıyla bir tekmede ben vurup kenara kaldırıyorum:))

4 Temmuz 2016 Pazartesi

Japonya'da Misyonerlik..

Japonlara 'Japon yapıştırıcı gibi yapışan bir illettir bu Misyonerler..
Adamlar gece demiyor, gündüz demiyor, yaz demiyor, kış demiyor..
Büyük, küçük, kasaba,şehir hatta köylerde karınca gibi çalışıyor..
Her yaşta, her kesimden insanları yoldan çevirip hristiyanlığı övmeye çalışıyorlar.
Japonya'ya ilk geldiğim günler eşim, benle çocuğu evde bırakıp işe gittiğinde peşinden zil çalmıştı.
Kapıyı açtığımda iki üç kişi ellerindeki bir kitapçıktan birşeyler anlatmaya başladı..
Önce tahminen japonca birşeyler anlatıyor, benim boş boş baktığımı gördüklerin de de İngilizce konuşmaya başladılar..
Onu da iyi anlamadığımdan bana İngilizce nereli olduğumu sordu bende türkiye'den geldiğimizi söyledim ( okadarcık anlayabiliyorum) heheheheh sonra sayfaları çevirmeye başladı ve bir sayfa açıp bana verdi.. Buyrun kendiniz okuyunuz imasıyla bir bakış attı:))
Baktım ki türkçe birşeyler yazıyor şok oldum:)) aaaa Türkçe yazıyor diye sevindim :))
Ve başladım okumaya.. Dinden bahsettiğini, hazreti isa'yı, iyiliği, dünya için iyi dileklerini vs.. Güzel kelimeler yazıyordu cidden.. Sayfanın yarısına kadar geldiğimde bunun bir İncil olduğunu yeni yeni kavramaya başladım:))

Hemen kapatıp ellerine geri iade ettim. İngilizce Müslüman olduğumu anlatmaya çalıştım ve japonca teşekkür ederim gerek yok gibisine "İranai" diyerek kapıyı kapattım..
Aşağı yukarı haftanın 3-4 günü gelmeye başladılar. Artık kapıyı açar mıyım? :))
Japonya'da ilk tanıştığım insanlar bu Misyonerler oldu mâlesef:))
Artık zil çaldığında parmak ucuyla kapıya yanaşıp, kapı deliğinden bakar oldum..
Sessiz sedasız geri içeri giriyordum. Kapıyı çalıp çalıp gidiyorlardı :))
Ha bu arada sizlere çok önemli bir uyarıda bulunayım.
Ev kiralarken binanın özelliklerine çok dikkat edin!
Özelliklerinin içinde kesinlikle "Outo rokku-オートロック" şifreli kapı girişli olmasını emlakcınıza rica edin..
Benim geldiğim ilk bekar evi ile ondan sonra taşındığımız bina direk asansörle katlara çıkan bir girişi vardı. O yüzden sürekli kapı çalardı.. Ya satıcılar, ya reklamcılar, ya ev satışı yapan emlakçılar yada bu Misyonerler.. Gına getiriyorlardı bana:))
En sonunda güvenli kapı girişli bir binaya taşındık da rahatladık. Gelenler aşağıdan kat zillerine basıyorlar görüntülü olduğu için yabancı bir yüz gördüğümde ses çıkarmıyorum artık:)
Her mahallenin bir kilisesi var. Çoğunlukla bu kiliseler korelilerin elinde.
Korelilerin neredeyse %80 nı Hristiyan.. Geri kalan kilisede Amerikalıların.
Koreliler çok dolaşmıyor, insanları zorlamıyor ama Amerikalı Hıristiyanlar bayağı bir baskı uyguluyorlar. İşlek caddeler de ellerinde hoparlörle akşama kadar duyuru yapıyorlar.
Minibuslere binip sokak sokak dolaşıyorlar.

Hem kiliselerine adam toplamak için hemde yardım için bağış topluyorlar..
Japonya'da budizmden sonra 2. Büyük din Hıristiyanlıktır..
Osakanın Namba semtinde 4 yıl kebapçı dükkânı işlettik..
Biz giriş katta, 4. Katta da kendisi Amerikalı eşi Koreli karı-koca kilise hocalığı yapıyordu.
Her hafta sonu cumartesi, pazar ayin düzenliyorlar. Ayda 1-2 kerede düğün törenleri oluyordu.
Adamla her selamlaştığımızda bir saat bize vaaz vermelere başlıyordu..
Sağolsun çok iyi niyetli insanlardı. Hafta sonu kilisenin sayesinde haftanın cürosunu yapıyorduk:)) duadan sonra bizim türk kebaplarına saldırıyordu Amerikalılar, Kanadalılar, japonlar, İngilizler:) ekmeklerini yemedik diyemem :))
Daha çok Katolik mezhebi bulunuyor. Adamlar ilk okuldan, üniversiteye kadar çocukları daha yaş iken yetiştiriyor, kendilerine bağlı tutmak için burs veriyorlar.
Zamane gençleri artık modern sıradışı olsun diye kiliselerde evleniyor..
Binlerce yıllık japon gelenekleri, tapınakta dini törenler artık yerini kilisede Hıristiyan düğünlerine bırakmış durumda.. Eski geleneksel düğünlerde gelinlik yerine 'Kimono' giyilir miş. Son 30 yıldır kimomolarını beyaz "Doresu-ドレス" dedikleri gelinliklerle yer değiştirmiş.
Bazı gençler ailelerinin de gönülleri olsun diye sabahın erken saatinde tapınakta, kimonolu Budist dinine uygun tören düzenleyip, öğleden sonrada kilise ve kilisenin restaurantında avrupai modern bir düğün düzenliyorlar.
Bu iki ayrı tören her babayiğitin harcı değil tabi ki..
İki düğün, iki ayrı masraf demektir. Ancak durumu çok iyi yüksek elit ailelerinin çocukları yapabiliyor bu iki ayrı kültür törenlerini..

Japonya'da Boşanma..

Japonya'da evlilik kadar boşanmada bir hayli çok. Neredeyse evlilikleri 3-5 yılı pek bulmayan çiftlerle dolu etrafım.. 1-2 tane çocuk yapıp ayrılıyorlar.
Nedeni de maddi olarak her iki tarafta özgür bireyler yetiştirilmeleridir..
Kimsenin kimseye minnet duymadığı, muhtaç olmadığı öğretilerek büyütülüyorlar..
İşin bittimi, menfaatin bittimi çek git.. Özgür ruhlu lar ve bağımsız olmayı seven bir millet.
Çevremdeki japonlara bakıyorum'da , 50 yaş altı kadınların %60'ı bekar anne..
Bu da şu demek oluyor Japonya'da 50 yıla yakın zamandır boşanma oranları git gide artarak büyümeye ve normalleşmeye varmış durumda..
Evde oturan kadın çok çok az. Her biri bir meslek ve hobi sahibi.
Hemşire olanı, öğretmen olanı, memur olanı gelirleri var ne yapsın koca derdi çeksin bizim gibi:p şaka bir yana hiç katlanamıyorlar koca dırdırına ve hiç sıkıntıya gelemiyorlar.
Japon kadınlarının %90 nı üniversitesi mezunu, %70 memur, %30 serbest işle meşgul..
Evde oturanda var ama onlar da muhakkak evde çocuklarının okulları, mahalle toplantıları, çocukların özel dersleriyle veya evde bilgisayar başı bir işte çalışıyor yada tanıdıklarının yerlerinde haftada bir de olsa yardıma gidiyor.. Onun dışında bin bir çeşit hobileri var onların peşinden koşturuyor:)
Bir japon kadını , okumuş, bir meslek sahibi olmuş ve yaşı 30~35  olmuş..
İyi kötü bir koca bulup evlenmiş:) annelik zamanı gelmişte geçmeye başlamış..
Koca bulmuşken, hayattan tüm zevkleri tatmışken, dünyanın en güzel duygusu annelik duygusunu da tatmak istiyor.. Başlıyor çocuk yapmaya 1-2-3-4 yapabildiği yere kadar:))
Öyle bir, iki çocukla yetinmiyor bir çoğu. Cidden 40 yaşından sonra bir çocuk yapmaya başlıyorlar 3-4 tane her sene peş peşe çocuk doğuranda var:))

Çocuklar doğup okul çağına geliyorlar.. Aşağı yukarı ilk okul 4-5-6 gibi aile içi şiddete karşı  sabırları tükenenler patır patır boşanıyorlar.. Kardeşten öte en samimi arkadaşımın boşandığını boşandıktan 7 yıl sonra öğrendim şok geçirdim:))
Çoğu da ayrıldıklarını belli etmiyorlar ya.... Adamlar medenî! Ayrılıyorlar ama öyle kavga döğüş yok.. Sokakta birbirlerini bıçaklama, namus cinayetleri yok..
Tartıştıklarını bile görmeniz imkansız! Eski eşi ve çocuklarıyla birlikte tatile çıkıyorlar.
Ayda bir ailecek yemeğe gidiyorlar.. Çocuklarının okul gösterisini birlikte izliyorlar..
Başları her sıkıştığında ilk yardıma kendileri koşuyorlar.. Gelde anla bunların boşandıklarını??
İşin içinde aldatma varsa bunda biraz değişiyor mesele..
O zaman gidiş gelişler olmuyor.. Çünkü bir taraf zaten başkasına ait!
Nasıl buluşup birlikte tatile gitsin.. Böyle sorunlu bir çok arkadaşım da var mâlesef..
Kadının ekonomik özgürlüğü olan bir ülke burası. Evliliğin normal olduğu kadar, boşanmanın da bir okadar normal olduğu bir ülkedeyiz...
Öyle bizim vefakar Türk kadını gibi çocuklarımın hatırına susuyorum..
Aman çocuklarımın psikolojileri bozulmasın.. Aman el alem ne der. Aman ben kimin kapısına giderim diye bir dertleri yok! Adamlar boşanmayı bir özgürlük olarak görüyor..
Kadın olsun erkek olsun boşandıktan sonra evliliği kolay kolay düşünmüyor..
Kadın kırkından sonra çocukta yapmış.. Devletten yardım, kocadan nafaka, birde maaş ohh hayat ne rahat diyor :)) ne yapsın elin adamlarını:)
İşten yorgun argın gelip, kocaya yemek hazırla, hafta sonu çamaşırlarını yıka ütüle, üstüne üstün birde dırdırını dinle, çocuklarla ayreten uğraş o bizim millete ait bir özelliktir bacım:))
Japonların kültürlerinde yok bu kavram:))
Dünya'da kocaya ve çocuklara saçını süpürge eden Türk kadınıdır! Başka ülkede yok..
Japonya'da boşanma aşamasında evden ayrılan genelde kadın oluyor. Bu biraz maddiyata dayalı birşey.. Eğer o ev banka kredisi ile alınmışsa ve o krediyi erkek tarafı ödüyorsa evde o kalır. Yada kiracı ise ve erkeğin maaşı  kadının maaşından daha fazlaysa erkek ayrılır.. Çocuklar kesinlikle anne ile kalır.
Eğer bir taraf yabancıysa çocuk kesinlikle japon vatandaşı olanda kalır..
2 ay önce çok samimi bir arkadaşımın boşanma aşamasında olduğunu öğrendim.
Çocuklarıyla birlikte annesinin evine taşındığını duydum. Evi 200 metre karelik kocaman bir dubleks evdi. Maalesef evin kredisini kocası ödediği için arkadaşımın çıkmasını istemiş..
İki küçük çocuk ve genç bir anne!  Diyecek söz bulamadım..

Youtube Kanalima Abone Olun

Sosyal Medya Kanallarimdan da Beni Takip eddebilirsiniz